8 Nisan 2009 Çarşamba

Pomaklar ve Tarih Bilinci

Pomaklar ve Tarih Bilinci


Bir halkın insanlık ailesi içindeki yeri belirlenirken bazı kriterler esas alınır. Dili, yaşadığı coğrafya, tarih bilinci, aidiyet bilinci halk olmanın esasları olarak ortaya konur. Ulus-Devlet ikileminin de kıstasları olan bu unsurlar, halk olmanın da temel ayraçlarıdır. Bugün devlet olmadan özgür ve iradeli yaşamak arzusuna sahip olan Pomakların bu kıstasları bilince çıkarıp, değerlerine sahip çıkması kaçınılmaz bir görev olarak karşılarında durmaktadır. Dilini kullanılır hale getirip temel ihtiyaçlar arasına sokma ve tarihiyle yüzleşip, tarihindeki olumsuzluklardan dersler çıkararak, olumlulukları sahiplenme Pomakları insanlık ailesi içinde hak ettiği yere oturtacaktır.

Tüm bu değerler arasında tarih bilinci, bugün de bir halkın var oluş gerekçeleri arasında yer almaktadır. Kendi tarihini bilme ve yeniyi inşa ederken temelsiz bir yapılanmadan ziyade, tarihindeki değerlerin üzerine binayı kurma doğru olanıdır. Bu anlayış devlet olma bilinci değildir iki olgu birbirleriyle karıştırılmamalı.. Aksine halk olma ve ileri, demokratik insanlık ailesi içindeki yerini alma bilinci olup çağdaştır ve temel bir ihtiyaçtır.Pomak halkının yüzyıllardan miras aldığı bu pekçok unsurları organisazyonlar kurup kendini var edebilmesinde tarih bilinci ve bu bilincin farkına varılıp sahiplenirmesi vazgeçilmez bir zorulunluluktur.
Zaten genel olarak baktığımızda, egemen toplumlar herzaman hüküm sürdürdükleri toplulukların önce dil ve tarih bilinci ile oynarlar.

İnsanların kökleri, kök saldıkları topraklar çok önemli. İnsanları dilinden, kimliğinden koparmak nasıl insanlığa karşı büyük bir suçsa, köklerinden, topraklarından koparmak da o kadar büyük bir suçtur.
Hele bunlara kulp takmak,mazeretler üretmek,dönemin koşullarıydı gibi özrü kabahatinden büyük sözler sarfetmek suçun ayrılmaz bir parçasıdır.
Balkanlar'dan koparıldıklarında yaşadılar.1887 de, 1915'te, 1916'da , 1923 te ,1985 te yaşadılar. Ve Balkan hasreti hiç dinmedi içlerinde...
Bir devlet kendi yurttaşlarını, hem de savunmasızları nı, çoluk çocuk, kadın yaşlı demeden, kök saldığı ortamlardan söküp, bilinmez bitmez yollara salıyorsa, bunun sonucunda da bir halk büyük bir bölümüyle yok oluyorsa, bugün bizlerin bu durumu izah edecek kelimeleri tercih etme kıvranışımız, insan olma özelliğimizin hangi vasfıyla izah edilebilir?

Dağılan Osmanlı Devleti'nin mirası üzerinde Türkiye Cumhuriyeti Devleti kurulur. Cumhuriyetin asıl kurucu üyeleri Türkler, Kürtler, Çerkesler, Lazlar, Araplar , Pomaklar ve diğerleri olmak üzere, Anadolu'da yaşayan diğer Müslüman halklardır. Bunu en açık bir şekilde Mustafa Kemal dile getirmiştir. 1920'de Büyük Millet Meclisi'nde yapılan bir tartışma üstüne, Mustafa Kemal açık ve net konuşmuştur:

"Efendiler, meselenin bir daha tekerrür etmemesi ricasıyla bir iki noktayı arz etmek isterim. Burada maksut olan ve Meclis-i Alinizi teşkil eden zevat yalnız Türk değildir, yalnız Çerkes değildir, yalnız Kürt değildir, yalnız Laz değildir, fakat hepsinden mürekkep (oluşmuş) Anasır-ı İslamiye'dir."

Başlangıçta durum böyle iken ,sonradan yasanlar Pomak kimligini aktarmak istememek sekline dönusmustur.Bunun sebeplerine inince buyuk bir korku duvarini ve bir anlamda Pomak halkinin artik 10.köye gelmis olduklarinin dusunmeleri neticesinde, balkanlarda müslüman olduklarından dolayı, din kardeşiyiz deyip yan yana mücadele verdiklerinin arasina bu sefer din kardeşliği yerini ya bizden olacaksın yada yok olacaksın dayatmalarıyla karşı karşıya geldiklerini bilmelerinden kaynaklı derinden bir suskunluğa geçiş yaşanmıştır.


Tüm bunların akabinde ilk hedefler dil ve tarih bilinci olmuş ve korku duvarlarının örülmesine başlanmıştır.Her devlet Pomak halkının tarih bilincini yok etmek ve kendinden olmasını sağlamak için kendisine göre pomakların tarihini yazmaya başlamıştır.Bulgaristanda dırek fiziksel saldırılara yönelinirken,Yunanistanda Pomak yerleşim alanları yasak bölgeler haline çevrilmişti,Türkiyede ise tarih üzerindeki çarpıtmalar sonucunda ve açık açık ya herkez türk olacak yada yok olacak .Siz yoksunuz hepimiz tekiz düşünce biçimini yerleştiremeye başlamış ve günümüze gelen biz torun Pomaklara büyükler ilerde herhangi bir zorlukla karşilaşmamaları için( 10.köyde olduklarını bilinci hakimdi ) dil,kimlik ve tarihlerini silme yönünde çözüm üretmişlerdir .

Bugüne kadar Pomakların Kuman soyundan yada bulgar yada yunan soyundan geldikleri tezleri(son dönemde arap tezleride var),zorla islama geçmiş kesimlermiş gibi gösterilmek istenmesi(Her ne hikmetse can korkusuyla islama geçmiş olan bu insanlar 'zorla geçirildikleri' bu din için canını ,yurdunu bırakmayı çok rahatlıkla göze almıştır) veya basit yardımcılar oldukları tezlerinin yazılmasının tek hedefi,Pomak bireylerinin ne kadar zayıf ve tarihsel anlamda bir hic oldukları,dilsel anlamda ne idüğü belirsiz bir dile sahip oldukları fikrini kafalarına sokmak ve bunun sonunda ,Pomak bireyinin dilinden utanır hale getirilerek dilini yaşatma isteğinin yok edilmesi,tarihini reddedip var olan egemen kimlik altına girmesi amaçlanmaktadır.

Egemenlerin bir halka karşı başlattıkları topyekün imhadan sadece silahlı saldırı anlaşılmamalıdır. O halkın dilini yok sayma ve gelişiminin önüne engel koyma, yine onun tarih bilinciyle oynayıp temelsiz bırakma topyekün saldırının biçimleridir.Pomaklar malesefki daha ortak bir tarih bilinci oluşturabilmiş değildir.

Pomaklar için siyasallaşma ve özgürleşme temelinde,Ekslavonlar ve Smolyaniler diye baslayan kavimsel köklerine ulaşması,Timraş devletini anlaması ve günümüze kadarki tarihini öğrenip özümsemek hayati bir önem taşımaktadır.Kendi içerisinden yatişmiş fakat egemen devletler tarafından kendi unsurları arasında gösterdikleri şahsiyetleri öğrenmeli. Aksi durumda Pomaklar hafızasını yitirmiş bir halk olmaktan kurtulamazlar. Hafızasını yitirmiş bir halkın da en belirleyici değerlerini tüketmesi ve yok olması kaçınılmazdır.Sahip oldugu değerlerini çaldırması kaçınılmaz bir son gibi görünmektedir.


Diasporanın başladığı ülkelerin egemenleri Pomak halkına büyük bir özür borçludurlar .Ayni özrü sürgünlerde yeni topraklarında kimliğini , dilini ve kültürünü yok sayanların ve (açik yada gizli ) engelleme yöntemlerini devreye sokanlarda büyük bir özür borçludurlar.


Biz Pomakların yaratılan değerleri bir mevzi gibi koruma ve oluşturacağımız ortak tarih bilinci ile yeni mevziler yaratmaktan başka çaremiz yoktur.

Korkunun olduğu yerde, özgürlüğün olmadığı açıktır ve özgürlük olmadan kesinlikle sevgi yoktur.